Burun ve Horlama İlişkisi
Burun nefes alma yolunun başlangıç bölgesidir. Burnun en önemli görevi nefes almak, diğeri de koku almaktır. İyi nefes alan bir burunda aldığımız tüm havanın hepsi hemen içeri girmez. Burun içerisinde hava bekletilir ve bu süre içerisinde dışarıya verilecek havanın akciğerde daha uzun kalması sağlanır. Yani vücudun iyi oksijenlenmesine olanak sağlanır. Hava burunda beklerken vücut ısısına uygun sıcaklığa getirilir. Sümüksü tabaka ve hareketi sayesinde solunan hava genze doğru itilir ve yabancı parçacıklardan temizlenir. Demek ki sümüğümüzün olması ve önden arkaya yani boğaza doğru akması normal bir durumdur. Ayrıca, solunan havadaki su buharı ve burun içine akan gözyaşı havanın nemlenmesine katkı sağlar. Bu sayede, burundan solunan hava nefes borusuna ulaştığında %100’e yakın nem oranına sahip olur. Aksi takdirde kuru hava bu bölgelerin devamlı tahriş olmasına neden olur.
Bu kadar güzel bir dengesi olan burunda neler nefesi tam almamızı etkiler ve burun tıkanıklığı yapar?
Özellikle ülkemizde en sık gördüğümüz neden septum deviasyonudur. Halk arasında ‘’deviasyonum var veya burun kemiğim eğri ” olarak tarif edilir. Septum burun boşluğunu ikiye bölen, ayıraçtır. Bu bölümde doğumsal veya daha sonradan oluşan eğrilikler nefes almayı etkiler. Nefes almanın azalması ile birlikte bazen burun içinde kanama, kabuklanma, kuruma ve koku kaybı da görülebilir. Septum deviasyonun tedavisi sadece cerrahidir.
Büyüklerde burun eti büyümesi ise diğer sık görülen nedendir. Konka dediğimiz burun etlerini, çocukluk döneminde, geniz bölgesinde bulunan geniz etinden ayırmak gerekir. Konka burnun yan duvarlarında önden arkaya doğru uzanan parmaksı organlardır. Burun etleri bazı enfeksiyonlar (iltihaplar) sonrası veya septum deviasyonuna bağlı olarak büyür ve burun tıkanıklığına neden olurlar. Burunda havanın ısıtılmasında ve bekletilmesinde önemli rolleri olduğu için tamamen çıkartılmazlar. Radyofrekans (belli frekanslarda radyo dalgası) ile dokuyu bozmadan küçültme veya cerrahi olarak sadece küçültme yaklaşımlarında bulunulur. Burun eti septum deviasyonunun arkadaşıdır, genellikle eğri septumu ameliyat ederken, burun etine de müdahale edilir.
Alerji ise tüm burun dokusunu şişiren ve akıntı yapan bir aşırı duyarlılık reaksiyonudur. Dış ortamlarda ağaç, çayır, yabani ot polenleri, dış ortam küfleri, iç ortamlarda akarlar, iç ortam küfleri, hamamböceği ve kedi, köpek döküntüleri ve salgıları belli başlı alerjenlerdir. Hassas kişilerde bu alerjenler ile karşılaşıldığında hapşırık, sulu akıntı ve burun tıkanıklığı şikâyetleri görülür. En basit ve kolay uygulanan testlerden biri deriye yapılan prick (delme) testidir. Prick testi veya başka özel alerji tetkikleri ile kişinin hassas olduğu alerjenler tespit edilip tedaviye başlanır.
Polipler ise sinüslerden kaynaklanan içi sıvı dolu beyaz balon görüntüsünde dokulardır. Bunları endoskoplar ile yapılan kulak burun boğaz muayenesinde veya sinüs filmleri ile rahatlıkla görürüz. Hastalar ara ara artan nefes alma sıkıntısı ve geniz akıntısı şikâyetleri ile gelirler. Nedenleri tam çözülmemiş olsa da en sık aspirin duyarlılığı, enfeksiyon, alerji ve genetik faktörlerin rol oynadığı bilinmektedir. Tüm sinüsleri tutan yaygın polipten, sadece tek taraflı burun tabanına uzanan polipe kadar farklıklar gösterirler. Tedavi olarak polip dokularının sinüslerden temizlendiği endoskopik sinüs cerrahisi önerilir. Ameliyatı takiben ilaç tedavisi ile kontrol altına alınır.
Burundan nefes almanın zorlaşması sonucunda neler olabilir?
Burunda nefes almada sıkıntı yaratan tüm bu nedenler horlamaya neden olabilir. Horlama sesi boğazda kemik gibi sert doku desteği olmayan yumuşak damak, dil kökü, küçük dil gibi bölgelerin titreşmesiyle ortaya çıkar. Yetişkinlerin %45i ara sıra, %25 i ise devamlı horlar. Kadınlar 1/3 oranında erkeklerden daha az horlar. Aşırı kilolularda bu oran 3 kat artar.
Akciğer dar olan burun ve üst solunum yollarından fazla hava çekmek için bir çeşit emme basıncı kullanır. Bu sayede daha fazla miktarda hava emilmesini sağlar. Bu basıncın uzun süre devam etmesi sonucunda yutak, dil arkası ve yumuşak damakta daralma, sarkma ve kapanma oluşur. Bunun sonucunda üst solunum yolu direnç sendromu oluşabilir. Burada hastalar kısmi üst solunum yolu tıkanıklığı gösterirler. Ancak, oksijen doygunluğu normal seviyededir ve kişi tıkanıklığı yenmek için sadece solunum çabası içine girer. Uyku göğüste ve karında birbirine uyumsuz hareketler ve minik sıçramalar ile devam eder. Kişiler uyurken bunun farkına varmazlar, ancak gün içinde devamlı uyuma ve halsizlik şikâyetleri gösterirler. Bundan daha ileri dönem ise tıkayıcı uyku apnesidir. Uykuda apne dediğimiz nefes durmaları oluşur. Bu dönemde akciğere hava geçmez ve kişinin o anda nefes almasında belirgin azalma (hipopne) veya tam durma (apne) meydana gelir. Kanda oksijen doygunluğu önemli ölçüde düşer. Az oksijenden daha fazla faydalanmak için damar büzücü sistem de harekete geçer ve çevre damarlarda daralma ve geçici akciğer ve kalp hipertansiyonu oluşur. Uykuda ani çocuk hölümleri arasında da, uyku apnesinin bu tipi bulunmaktadır. Aslında, horlama uyarıcı bir belirtidir. Bu belirtinin sonrasında oluşabilecek ve önlenmesi gereken asıl korkutucu hastalık tıkayıcı uyku apne sendromudur.
Yüksek sesli horlama ve horlama şiddetinin gittikçe artması, uykuda boğulma, çırpınma ve anlık nefes durmaları sonucu sıçrayarak uyanma, kalitesiz uyku sonucu gün boyunca devamlı yorgunluk, konsantrasyon bozukluğu, yorgunluğa bağlı kişilik değişikleri, araba kullanmak gibi dikkat gerektiren günlük aktivitelerde performans düşüklüğü, sabah baş ağrıları, seks hayatında azalma, gece altını ıslatma, kilo almada artış, mide asidinin artması, tansiyon ve kalp damar problemlerinin başlaması bu sendromun çarpıcı belirtileridir.
Horlama ve nefes durmalarından şikâyetçi kişilerin ilk müracaat edecekleri bölüm Kulak Burun Boğaz hastalıları olmalıdır. Kulak Burun Boğaz hekimine gelen bazı hastalar gece uykuda videolarını çekip durumdan rahatsızlıklarını hekime gösterirler. Şikâyetlerini de dikkate aldığımızda bu bize daha aydınlatıcı bilgi vermektedir. Muayenede burun, boğaz yutak ve gırtlak değişik açılardaki endoskoplar ile detaylı muayene edilir. Boğazda dilin ve dil kökünün büyüklüğü, yumuşak damağın kalınlığı ve sarkıklığı, küçük dilin kalınlığı ve uzunluğu, bademciklerin büyüklüğü ve tüm dokuların birbirlerine oranları detaylı olarak incelenir. Çenedeki yapısal bozukluklar ve kapanma bozuklukları ve bazı yüzdeki anomaliler gözlemlenir. Burun içini daraltan problemler var ise teşhis edilir. Sadece buruna yapılan cerrahi bir girişim ile hafif dereceli horlama tamamen kesilebilir ve tıkayıcı uyku apnesine %25 oranında çözüm sağlanabilir. Ayrıca kişinin kilosu da tıkayıcı uyku apnesinde gözlemlenmesi gereken önemli bir konudur. Obes, ideal vücut ağırlığının %120 ‘nin üzerinde olması olarak tarif edilir. Aşırı kilolu insanlarda tıkayıcı uyku apne sendromunun bulunması kaçınılmazdır.
Hasta uyku laboratuvarı kurularak 1 gece gözlemlenebilir. Apne indeksleri belirlenir. 1 saatte ortalama 5 adet apne (nefes durması) kişide tıkayıcı uyku apnesi olduğunu gösterir. Dikkat edilmesi gerek apne indeksinin 1 saatte 20 den fazla olmasının kişilerde kalp ve damar bozukluklarına bağlı olarak hayati tehlike oluşturabilmesidir.
Çocuklarda iri bademcik ve geniz eti uykuda tıkayıcı uyku apnesi nedenleridir. Kilolu çocuklarda bu daha da ciddi boyutlara ulaşır ve genç yaşlarda tansiyon ve kalp problemlerine neden olabilir. Biz Kulak Burun Boğaz uzmanları için üst solunum yolu direncine neden olan iri ve tıkayıcı bademcik ve geniz etini ameliyatla çıkartmaya tereddüt etmeyiz. Bu sayede çocukların uykuda rahat nefes almalarını sağlayarak ve tıkanmalarını önleyerek, onları gelişim bozukluğu ve ileride olası kalp problemlerinden korumuş oluruz.
Büyüklerde ise boğaz bölgesinde tıkayıcı iri bademcikler varsa alınması, yumuşak damak ve küçük dile bazı horlama ameliyatlarının uygulanması, damağa, dil köküne radyofrekans dalgası verilmesi gibi müdahaleler sık yapılan işlemler arasındadır. Aşırı kiloların verilmesi her daim gereklidir. Darlığın olduğu bölgeye göre, uygun operasyon tipinin seçilmesi önemlidir. Horlama ameliyatlarında tarihçemiz 35-40 seneye dayanmaktadır. Artık, boğaz bölgesindeki anatomiye saygılı ve aynı zamanda dar bölgeyi genişletmeye yönelik değişik ameliyat çeşitlerimiz bulunmaktadır. Ameliyat sonrası ağrı sorun teşkil etmemektedir. Hastalar normal yemek düzenine kısa bir sürede kavuşabilmektedirler. Sonuçlarımız oldukça başarılıdır. Burundan nefes alabilmek önemlidir, dolayısı ile burundaki problemlere muhakkak damak operasyonlarından önce veya aynı zamanda müdahale edilmelidir. Sonuçta, horlama sadece basit bir şikâyet değildir, önemli olan ve asıl sağlık açısından uzun vadede ciddi problemler yaratan apnenin ilk belirtisi olmasıdır ve kesinlikle apnenin azaltılması ve yok edilmesi gerekmektedir.
Burundan az nefes almakla başlayıp, horlama ve nefes durmaları ile devam ederek kalbi yoran bu ‘’burun –horlama’’ ilişkisi sağlığımızı tehdit etme açısından önemlidir. Bize gelen hastalarda, bu konu ile ilgili bir şikâyet bildirilmese bile, rutin endoskoplarla yapılan kulak burun boğaz muayenesi sayesinde burunda ve boğazda gördüğümüz problemleri ve ileride olabilecek riskleri hastalara anlatırız. Bu konuya karşı duyarlılıklarını ve farkındalıklarını arttırmak bir anlamda tedavinin başlaması anlamına gelir.